Dini bütün insana ne denir ?

Ela

New member
**Dini Bütün İnsana Ne Denir? – Bir Yorum ve Eleştiri Yazısı**

Herkese merhaba! Bugün biraz farklı bir konuyu ele alacağım. “Dini bütün insan” kavramı, özellikle toplumda sıklıkla karşılaştığımız bir terim, ama gerçekten ne anlama geliyor? Bir insan tam anlamıyla “dini bütün” olmalı mı, yoksa bu tür kavramlar daha çok toplumsal baskılardan mı kaynaklanıyor? Bu yazı, bu soruları sorgulamak için bir fırsat olacak. Tabii, erkeklerin ve kadınların bu konuya bakış açılarındaki farklılıkları da ele alacağız. Hadi, bu tartışmaya birlikte katılalım.

**Dini Bütün İnsan Kimdir?**

Dini bütün insan denince akla hemen ideal bir insan profili gelir. Dinî vecibelerini yerine getiren, ahlaki olarak yüksek, sabırlı, hoşgörülü, yardıma hazır ve her yönüyle dini esaslara uygun bir hayat süren kişi… Ancak bu tanım, özellikle günümüzde oldukça tartışmalı. Çünkü dini bütünlük, sadece ibadetler ve ahlaki normlarla mı sınırlıdır, yoksa daha derin bir içsel bütünlük mü gerektirir?

Bazılarına göre, “dini bütün insan” tamamen dini kurallara uygun hareket eden kişidir. O kişi her zaman doğruyu söyler, her zaman güler yüzlüdür, her zaman başkalarına yardım eder. Fakat bu tanımda eksik olan bir şeyler var gibi. İnsanların çok katmanlı varlıklar olduğunu unutuyoruz. Bir insan, sadece yaptığı iyi işler ya da yerine getirdiği ibadetlerle tanımlanabilir mi?

Bu noktada, erkeklerin ve kadınların bu tanıma nasıl yaklaştıklarını incelemek ilginç olacaktır.

**Erkeklerin Stratejik Bakış Açısı: Kurallar ve Dışa Yansıyan Davranışlar**

Toplumda, erkeklerin genellikle daha çözüm odaklı ve stratejik yaklaşımlar sergileyen bir yapıya sahip olduğunu gözlemleyebiliriz. Bu, dini bütünlük meselesinde de kendini gösteriyor. Erkekler, daha çok dışarıdan görülebilen ve somut olan şeylere odaklanıyorlar. Yani, dini vecibelerin yerine getirilmesi, doğru davranışlar sergilenmesi gibi dışa yansıyan faktörler onların dini bütünlük anlayışını oluşturuyor.

Örneğin, bir erkeğin sabah namazını kılması, oruç tutması, yardım kuruluşlarında gönüllü olması, onu dini bütün biri olarak tanımlayabiliriz. Bu noktada, erkekler genellikle dinin pratik yönlerine daha çok değer verirler. Bu, onların “doğru” ve “bütün” olma anlayışlarını şekillendirir. Ancak, bu sadece dışsal bir gözlemdir. Erkeklerin içsel bir değişim geçirip geçirmediği genellikle ikinci planda kalır.

Erkeklerin stratejik bakış açılarıyla, dini bütünlüğü somut kurallar ve davranışlarla tanımlamaları anlaşılabilir bir şey. Onlar için, dini bütünlük bazen sadece uygun şekilde davranmak, kurallara uymak ve toplumda doğru bir izlenim bırakmak anlamına gelir.

**Kadınların Empatik Bakış Açısı: İçsel Bütünlük ve İlişkisel Değerler**

Kadınlar, genellikle daha duygusal ve ilişkisel bir bakış açısına sahiptirler. Dini bütünlük anlayışlarında, yalnızca dışsal davranışlardan çok, içsel bir bütünlük, duygusal bir denge ve başkalarına karşı gösterilen empati öne çıkar. Onlar için dini bütünlük, sadece doğruyu yapmak değil, doğruyu içselleştirmek ve başkalarına karşı nazik, anlayışlı ve adil olmayı gerektirir.

Kadınlar, aynı zamanda dini vecibeleri yerine getirmenin ötesinde, bu eylemlerin başkalarına nasıl yansıdığını ve toplum üzerindeki etkilerini de düşünürler. Onlar için dini bütünlük, insan ilişkilerinde samimiyetin, içtenliğin ve hoşgörünün bir ifadesidir. Yani, bir kadının dini bütün olup olmadığını yalnızca ibadetlerine ve dışa yansıyan davranışlarına bakarak anlamak, onun bütünlüğünü gözden kaçırmak demektir.

Bir kadın, sadece başkalarına yardım etmeyi değil, insanların kalplerine dokunmayı da önemser. Onlar için dini bütünlük, başkalarının duygularını anlamak, onların acılarına ortak olmak ve birlikte bir şeyler inşa etmek anlamına gelir.

**Dini Bütünlük ve Toplumsal Baskılar: Bir Arada Var Olmanın Zorlukları**

Toplum, insanların dini bütünlüklerini genellikle dışarıdan gözlemlerle ölçer. Bu, hem erkekler hem de kadınlar için bir baskı oluşturur. “Dini bütün” bir insan olmak, toplumun normlarına uymakla eşdeğer hale gelir. Dini kurallara ve ahlaki değerlere uygun bir yaşam sürmek, bir anlamda sosyal bir beklentidir. Ancak bu baskı, bazen insanların içsel huzurunu, gerçek dini bütünlük anlayışını bulmalarını engelleyebilir.

Bu noktada, erkeklerin daha çok somut kurallara, kadınların ise daha çok ilişkisel değerlere odaklanmaları, iki farklı bakış açısının birbirini tamamladığı bir durum yaratır. Erkekler, toplumun onlardan beklediği şeyleri yerine getirdiklerinde dini bütün olduklarını düşünürken, kadınlar için bu bir içsel olguya dönüşür. Gerçekten de bir insanın içsel değişimi, dışarıdan gözlemlerle ölçülmesi zor bir şeydir.

**Sonuç Olarak: Dini Bütünlük Herkes İçin Aynı Mı?**

Bana göre, dini bütünlük meselesi kişisel bir yolculuktur. Her bireyin dini bütünlük anlayışı farklı olabilir ve bu anlayış, toplumun dayattığı normlardan bağımsız olarak, bireyin içsel dünyasında şekillenmelidir. Erkeklerin dışsal kurallara, kadınların ise duygusal ve ilişkisel değerlere odaklanması, dini bütünlük kavramının çok boyutlu ve zengin bir anlayışa sahip olmasına olanak tanır.

Peki, forumdaki arkadaşlar, sizce dini bütünlük sadece dışsal davranışlarla mı ölçülmeli, yoksa içsel bir değişim mi gerektiriyor? Erkeklerin ve kadınların bu konudaki farklı bakış açıları, toplumdaki din anlayışını nasıl etkiler? Yorumlarınızı ve görüşlerinizi merak ediyorum, hep birlikte tartışalım!